6 Eylül 2016 Salı

MERHABAAA,
     Üç yıllık uzun bir aradan sonra merhaba da kocaman olmalı diye düşünüyorum. Bu zaman içinde birçok iş yaptım. Elimden gelen her işe giriştim. Bunları fırsat buldukça paylaşmaya çalışacağım ama bu yazımda arkadaşımın tavsiyesiyle kullandığım ve çook memnun kaldığım LR marka aloe vera içerikli cilt bakımı ürünlerinden bahsedeceğim.


     Arkadaşım yüzümdeki çiller için bu ürünleri kullanmamı tavsiye etti. Kendinin de daha önce bu dertten muzdarip olduğunu bildiğimden ilk defa duyduğum bu markayla ilgili tavsiyesine hiç düşünmeden uydum. Kremleri aldım ama bu konularda pek şanslı sayılmadığım için pek ümidim yoktu ama kremler beni utandırdı. İlk kullanımdaki his bile beni mahcup etmeye yetmişken on gün sonra çillerimin azalması çevremdekiler tarafından da farkedilmeye başlandı. O andan itibaren ayna benim bir uzvum oldu. Elime aynayı alıp yüzümü dikkatle incelediğimde yüzümdeki değişiklikler karşısında hayretler içinde kaldım. 33 yaşında ve üç çocuklu bir bayan olarak beni sıkça hüzünlendiren göz çevresi kırışıklıklarım ve mimik çizgilerim gitmiş, cildimdeki gözenekler sıkılaşmış ve alnımdaki egzama izlerinden eser yoktu.
     Yüzümdeki mucizeler karşısında kremlerin hayranı olunca diğer aloe vera ürünlerini de denemeye karar verdim. Arkadaşım üye olarak kremleri %40 indirimli alabileceğimi söyleyince hiç beklemedim elbette. Onun sponsor olmasıyla LR üyesi oldum. Üye olabilmeniz için başka bir üyenin size sponsor olması gerekiyor. Üye olunca aloe veralı LR ürünlerinin birçok cilt probleminde çok güzel sonuçlar verdiğini öğrendim. Sedef, egzama, vitiligo, doğum çatlakları, varis gibi birçok sıkıntılı hastalıkta verdiği sonuçları gördüm. Ürünlerin zararlı kimyasal içermemesi, bitkisel olması, Sağlık Bakanlığı ve Dermatest onayı da beni ayrıca mutlu etti. Markanın farklı ürünlerini inceledim. Mesela cilt temizleme cihazı bir efsane. Cildi on kat derinlemesine temizliyor ve cildinin nefes aldığını hissediyorsun. Efsanenin adı Zeitgard 1. Bunun bir de kardeşi var ki o da mükemmel bir alet ve adı da Zeitgard 2. Bu da cilt kırışıklıklarını adeta ütüleyen bir cihaz. Bu iki cihazı da kesinlikle tavsiye ederim. Size pahalı gibi gelebilir ama sonuçları görünce aslında ucuz olduğunu anlayacaksınız.
    

     Bu cihazları ve LR ürünlerini incelemeniz kesinlikle yararınıza olacaktır. LR bir network firması ve bu ürünleri üye olarak % 40 indirimli alıp katalog fiyatından satabilir, ciddi paralar kazanabilirsiniz. Sisteme üye kaydı yaparak da prim kazanabilirsiniz. Üye olmak için tek ihtiyacınız bir sponsor. Üye olmak ve ürünlerle ilgili bilgi sahibi olmak isterseniz severek yardımcı olurum. Bir mesaj atmanız yeterli. 
     Şirket aylık kampanya ve indirimler yapıyor. Yüz temizleme cihazı da bu ay kampanyalı ürünlerden biri. Diğer indirim de aloe vera içerikli bebek bakım ürünlerinde. Yedi parçadan oluşan aşağıdaki set üyelere ve bu aya özel 92.80 tl. İçinde yenidoğan ve bebek bakımı için gereken herşey var. Bebek cildine kullanılabilecek en güzel ürünler bu sette. Kaçırmayın.
     Bu aya özel güneş kremlerinde de bir alana bir bedava kampanyası var. Onların içinde de yaşlanma karşıtı ve gündüz kremi yerine de geçen bir ürün var ki ben ona aşığım. Yüz ve boyun bölgesi için uygun. Üyelere 20 tl altı bir fiyata geliyor 1+1 kampanyasıyla.

     Kendiniz ve sevdikleriniz için yapabileceğiniz en güzel şey sağlıklı ürünler kullanmak ve kimyasallardan uzak durmak. Ben bu ürünleri çevremdeki herkese tavsiye ediyorum ve yakınlarıma da zorla aldırıyorum çünkü onları seviyorum. Sizi de seviyorum ve LR'ı şiddetle tavsiye ediyorum. 


28 Eylül 2013 Cumartesi

Bebeğinizin soğuk algınlığı geçirmesinin en ürkütücü yanı tıkalı burundur. Geceleri uyuyamaz, nefes alamaz, beslenemez ve hayat hem anne hem bebek için kabusa döner. Yeni keşfettiğim ürün sayesinde soğuk algınlığına bile iyimser bakabiliyorum. Çocuğumun bağışıklık sistemi güçlenir, aksın burnu birşey olmaz diyorum. Burnunun dolu olduğunu hissettiğim an kolayca temizliyorum. Eczaneden rahatlıkla bulabileceğiniz bir ürün. Fiyatı da 15 TL.




Pompa şeklindeki diğer burun aspiratörlerini ben hiç kullanamadım.
Otribebe o kadar rahatlattı ki anlatamam. Çocuğumun burnu tertemiz oluyor. Bebeği olan herkesin almasını şiddetle tavsiye ederim.

29 Ağustos 2013 Perşembe

Bloğumda birşey paylaşmayalı bir yıldan uzun bir süre olmuş. Hayatıma katılan minik bir üyeden dolayı blog üvey evlat muamelesi gördü. Üç numaralı kızımız Sude Naz hayatımıza katıldı. Onunla ilgili birçok hazırlık yaptım. Özellikle bebek bekleyenlerin bu aralar takipte kalmasını tavsiye ederim.

9 Ağustos 2012 Perşembe

Komposto

     Evde haddinden fazla meyve olunca nereye koyacağımı bilemedim ve komposto yapıp konserve şişelerine koymaya karar verdim. Kışın sofrada çeşit olur diye düşündüm. Zaten bu yaz tatlı, tuzlu,ekşi ne varsa konserve şişesine doldurdum.

     Erik, kayısı, tarçın, karanfil dörtlüsünü tencerede bir iki taşım kaynattım.Tercih sizin ama tarçın ve karanfilin şekerli yiyecek ve içeceklere çok yakıştığını düşünüyorum. Hoş bir aroma veriyor. Kaynayan kompostomu  sıcağıyla şişeledim. Kavanozları da ters çevirip bir gün o şekilde beklettim. Artık kış için hazırlar.
Demirhindi Şerbeti

     Ramazan ayının yaz mevsimine denk gelmesi sebebiyle içeceklere olan ilgim arttı. Ufacık şişelere dünyanın parasını vermek de bana biraz dokunuyor. Dolayısıyla içeceklerimi kendim yapmayı tercih ediyorum. Hem ekonomik hem de doğal olmuş oluyor.
      Geçtiğimiz günlerde iftara yakın aktara giderek soğuk içecek yapılabilecek neler var diye sordum. Bana demirhindiyi tavsiye etti. Daha önce de merak edip hazır toz şeklinde olanlardan almış ve beğenmiştim. Demirhindi Hindistan'da yetişen bir bitki. Aktarda kurusu satılıyordu. Paketin üzerin de yapılışı tarif edilmiş. Bir kilo demirhindi için on litre su kullanılıyor. Kuru meyveleri suda iki saat beklettikten sonra arzuya göre tarçın, karanfil ve zencefille kaynatıp süzgeçten geçiriyor ve istediğiniz kadar şekerle tatlandırıyorsunuz. Demirhindi ve su haricindeki malzemelerin miktarını keyfinize göre ayarlayabilirsiniz. Soğuttuktan sonra servis edebilirsiniz. Afiyet olsun.  

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Kış Hazırlıkları

     Yaz aylarının sevilmesinin ana nedenlerinden biri tatil olmasıdır. Her insanın tatil anlayışı farklıdır ama ana fikir tatilde dinlenilmesi üzerine kuruludur. Benim tatil anlayışıma göre de tatilde yorulup çalışma döneminde rahat edilir.
     Biz tatillerde eşimin memleketi olan İzmir'in Tire ilçesine gideriz. Orada eşimin ailesinin tarlası var. Tarladan doğal sebze meyveleri toplayıp kışlık hazırlığımı yaparım. Bu yıl da epey hazırlık yaptım ve kışın rahat etmeyi umuyorum. Her şeyin doğal olması da işin ayrıca cazip olan yanı.
     İzmir'e gitmeden önce  ben tatilden dönene kadar mevsimi geçer diye düşünerek kayısı ve vişne reçellerimi yaptım. Kayısı ve vişneleri yıkayıp ayıkladıktan sonra bir gün boyunca şekere yatırarak dinlendirdim. Böyle yapınca meyveler reçelin içinde daha diri duruyor.  Bir günün sonunda tencereye koyup kaynattım. Uygun kıvama gelince sıcak olarak kavanozlara koyarak kapağını kapatıp ters çevirdim. Bu sayede reçelin sıcağıyla kavanoz kapağı sıkıca kapanmış oldu. Soğuduktan sonra düzelttim.
     Gitmeden kayısılarımı da kuruttum. Kurutmalık kayısıyı yıkarsan kararırmış ve iyi olmazmış. Bunu yeni duydum. Vallahi foşur foşur da yıkadım ve misler gibi oldu.
     İzmir'de tarladan topladığımız börülce, domates ve közlenmiş biberle konserve yaptım. Börülceleri çiğden kavanoza doldurduktan sonra kavanozlar kazanda kaynadı. Közlenmiş biberi de saçta közledikten sonra kabuklarını soyarak yıkayıp ayıkladım ve kavanozlara doldurdum. Üzerine de tuzlu su koyup börülceler gibi kaynattım. Domatesi ise yıkayıp yemeklik doğradım zeytinyağıyla tencerede pişirdim ve reçeller gibi kavanozlara doldurup ters çevirdim. Kışın melemen yapıyorum. Şimdi her şey her mevsim var diyeceksiniz ama bizimkiler doğal. Biz mevsimi olmayan hiçbir meyve sebzeyi almıyoruz. Almak için yerlisinin çıkmasını bekliyoruz.
     Reçel ve konserveden sonra turşu işine giriştim. Küçük acı biberleri ben kurdum, kornişonları eşim kurdu. İşin amelelik kısmını gene ben yaptım ama eşim de sağolsun gerisini halletti. Ben malzemeleri hazırlayıp önüne koydum o da şişeledi ve tuzunu suyunu falan ayarladı. Hepsini ben yaptım desem yalan olur.
     Ayrıca İzmir'den getirdiğim salçalık biberlerin içini ayıklayıp külah gibi iç içe koyup buzluğa kaldırdım. Buzluktan çıkardığım için dışı tozlu gibi görünüyor. Kışın dolmasını yapacağım. Ne kadar turşu, reçel ve konserve yaptığımı duysanız dudağınız uçuklar. Kış boyu yemek yapmama gerek kalmadı diyeyim de siz anlayıverin.




     İşin kısası tatilde kış için çalışmış olduk. Yorulduk ama değdi galiba. Allah ağız tadıyla yemeyi nasip eder inşallah.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Cevizli Sucuk ( Öğretmen Modeli- Yatan Sucuk)

     Ne kadar can korkusu münasebetiyle sağlıklı beslenme taraftarı olsam da  bazen kendimi tutamıyorum. Hatta o anlarda beni kimse tutamıyor desem daha doğru olacaktır. Gözümün döndüğü o anlarda tatlı şeyleri tercih ediyorum. Cevizli sucuk da çok sevdiğim yiyeceklerden biri. Bu işi yapan bir ustadan tarifini aldık ve yapa yapa damak zevkime en uygun kıvamı buldum.
     Yarım su bardağı pekmez, bir buçuk su bardağı su ve iki yemek kaşığı mısır nişastasını devamlı karıştırarak pişiriyoruz. Kaynayıp kıvamını alınca borcama döküp üzerini büyük ceviz parçalarıyla kaplıyoruz. Cevizleri bastırarak içine gömüyoruz. Bir gün dinlendirdikten sonra dilimleyerek birer lokmalık hale getiriyoruz. Daha fazla yapmak için ölçüyü aynı oranda arttırabilirsiniz. Ben fazla şekerli sevmediğim için pekmezini az koyuyorum. Daha tatlı olsun diyorsanız pekmezi arttırıp suyunu azaltın. Ama bir su bardağı sıvıya bir yemek kaşığı nişasta kuralını unutmayın. Bir bardak pekmez, bir bardak su, iki kaşık nişasta şeklinde yapınca yeterince tatlı oluyor. Pekmezini daha fazla arttırmayın.
     Gerçek cevizli sucukta cevizler bütün halde (kelebek) ipe dizildikten sonra pişen muhallebimsi malzemenin içine daldırılıp asılarak kurutuluyor. Bizim yaptığımız ev işi cevizli sucuk oluyor. Bu cevizli sucuğu yaparken haftada on beş saat derse girip yattığı yerden para kazanan ben ve benim gibi öğretmenleri model aldım. Çok sanatsal bir çalışma oldu. Benim için önemli olan şekil değil lezzet diyorsanız afiyetle yiyebilirsiniz.
   

     Not: Gerçekten haftada on beş saat derse giriyorum ve yattığım yerden maaş alıyorum. Okuldan eve gelince nerede yatıp kalacağımı şaşırıyorum. Pestil gibi yayılıp kalıyorum. Her şey dışarıdan göründüğü gibi değildir diyorum ve yemek tarifi verirken siyasi konulara da değinilebileceğini ispatlamış oluyorum.

5 Haziran 2012 Salı

Katkısız Puding

     Hazır gıdaların pek çoğunda katkı maddesi olduğu bilinen bir gerçek. Bir diğer gerçek de bu meretlerin çok lezzetli olmaları. Bunlardan biri olan puding de çocukların vazgeçilmezleri arasındadır.
     Diğer tatlılara nazaran daha masum olduğu için puding benim favorimdir. Hazır tozların içinde kırk çeşit koruyucu ve katkı maddesi olduğu için ne çocuklara rahatlıkla yedirebiliyorum ne de kendim yiyebiliyorum. Gönül rahatlığıyla yiyebilmek ve damak tadıma göre ayarlayabilmek için kendi pudingimi kendim yapıyorum.
     Malzemelerimiz mısır nişastası, kakao, şeker, süt ve vanilyadan ibaret. Üç yemek kaşığı mısır nişastası, iki yemek kaşığı kakao, dört yemek kaşığı şekeri karıştırıp üzerine bir litre soğuk sütü ekleyerek ocağa alıyoruz ve devamlı karıştırarak pişiriyoruz. Kaynayıp kıvama geldikten sonra ocaktan alıp vanilyasını ekliyoruz. Kaselere koyarak soğutup servis ediyoruz.
     Ben kendime göre ölçüleri bu şekilde ayarladım. Siz kendi zevkinize göre malzemeleri artırıp azaltabilirsiniz. Koyu istiyorsanız nişastayı artırırsınız ya da daha şekerli yapabilirsiniz. Kaselerin altına puding dökmeden önce kakaolu kek veya bisküvi koyarsanız supangle olur.Nişasta olarak patates nişastası koyar ve katılaşmasına, donmasına izin vermeden soğuyana kadar karıştırırsanız çikolatalı sos elde edersiniz. Buğday nişastası kullanmanızı tavsiye etmem. Yerken un kokusu ve tadı gelir, kıvamı güzel olmaz. Üzerini fındık, fıstık, hindistan cevizi ya da bisküvi kırıntısıyla süsleyebilirsiniz. Pişirdikten sonra kaselere dökmeden önce içine çekilmiş fındık da katabilirsiniz. Afiyet olsun.
   
   

27 Mayıs 2012 Pazar

Türk Filmi Tadında Pilav

     Akşama ne pişirsem sıkıntısı kadınların ömrünü tüketen ve sıkıntı yaratan sorunlardandır. Her gün farklı bir cevap bulunması ve ev ahalisinin damak zevki de göz önünde bulundurularak cevaplanması gereken bir sorudur.   Kadınlar her gün bu soruya cevap bulmak zorunda olmasalar beş on yıl dolayında daha uzun yaşayabilirler.
     Bazen evde birçok malzeme vardır ama ne pişireceğine karar veremezsin. Bazen de evde pişirecek bir şey bulamazsın. Bu çaresizlik durumlarından birinde uydurduğum pilavın tadı çok hoşuma gittiği ve her evde bulunan malzemeler olduğu için paylaşmak istedim. Türk filmlerinin değişmez lezzeti bulgur pilavı...
     İki orta boy soğanı olabildiğince küçük doğrayarak sıvı yağda kavuruyoruz. Soğanlar kavrulduktan sonra istediğimiz ölçüde salçayı da ekleyip kavuruyoruz. Ben biber salçasını tercih ediyorum. Salça da kavrulunca bulgur miktarına uygun olacak kadar su ekliyoruz. Su kaynayınca tuzunu ve yıkadığımız bulguru koyup suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Bulgurdan bulgura biraz fark olabilse de bir ölçü bulgur için iki ölçü su yeterli oluyor. Suyunu çeken pilavı demlenmeye bırakıyoruz. On beş dakika ağzı kapalı olarak demlenen pilavımız servise hazırdır.
     Pilavın lezzetini arttırmak için imkanımız ölçüsünde bazı ilaveler yapılabilir. Tereyağı ve et suyuyla yapılırsa parmaklar tehlikeye girebilir. Geçen gün evde taze kekik vardı. Pilavın içine büyükçe bir dalını attım ve pişince geri çıkardım. Gayet güzel bir aroma verdi. Bu pilavın yanına salata ve ayran da yapmak farz değilse bile vaciptir. Bir de tarhana çorbası ve kuru fasülye yaparsanız Türk filmi çekebilmek için tek eksiğiniz bir kamera olacaktır. Gayet de mükellef bir sofra olur. Afiyet olsun...
   
 

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Miniklere Tabure
   
      Kızlarımın bahçede oynarken oturabilmeleri için tabure yapmıştım. Ellerine alıp dolaştırıyorlar, oyun kurdukları yere taşıyorlardı.
      16 cm çapında bir zeytin tenekesinin dışını yapışkanlı naylonla kapladım. Üzerinin minderi için de tenekenin ölçüsünde kestiğim mukavva ve kauçukları deriye benzeyen bir malzemeyle kaplayıp zımbaladım. Kaplamada kullandığım malzemenin adını bilmiyorum ama mutfak sandalyelerini kaplamak için mobilyacılardan metre hesabı almıştık. Fiyatı da çok uygundu.